Sünnet travması
Sünnet travması ile ilgili internette yazılı ve görsel içerikler incelendiğinde birbirinin benzeri kopyala yapıştır taklit içerikler olduğunu görmekteyiz. Sünnetin psikolojik travması ile ilgili yapılan araştırmalar neticesinde ortaya konulan bilimsel veriler de çoğu zaman objektiflikten uzaktır.
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var ki her cerrahi işlem fiziki bir travmadır ve fiziki travmaların psikolojik yansımaları da olacağı açıktır. Hekimlik ise sünnet işlemini yaparken olumsuz fiziki ve psikolojik etkileri en aza indirmek hedefindedir. Eğer tıbbi gerekliliği bir kenara bırakırsak ülkemizde bir gelenek ve dini gereklilikle icra edilen sünnet ritüelinin çocuk için en uygun zamanda ve en az zararla yapılması hedefi doğru bir yaklaşımdır. Sünnet dini bir ritüel mi yoksa hurafemi tartışması hekimliğin alanı dışındadır. Madem ki bin yıllardır uygulanan bir gelenek ya da dini bir gereklilik var hekimler bunu en doğru ve çocuk için en az travmayla çözmeyi hedeflemelidir.
Psikolojik açıdan "Sünnet travması" kavramının ortaya atılması Sigmund Freud'un Kastrasyon Korkusu Teoremine dayanır. Bu teorem 2-6 yaş arasının çocukların Fallik Dönem denilen cinsel kimliğini kazanma dönemi olduğundan pipisinin sünnet ile kesilmesi (ki kastrasyon pipinin kökünden koparılmasını ifade eder) korkusunun çocukta travmaya yolaçacağı belki de cinsel kimlikte sapmayla sonuçlanacağı çıkarımına dayanır ki sünnet açısından bunun bilimsel bir karşılığı henüz yoktur. Bu konuda destekleyici yayınlar olsa da bunların çoğu bilimsel kanıttan uzak küçük vaka serileri ile sünnete karşı ve sert eleştiren yazarların önerileridir. Son yayınlanan yayınların pek çoğu bu bakış açısının adeta bir şehir şehir efsanesi olduğunu destekler niteliktedir.
Bizim toplumumuzda sünnet olmak "erkek olmak" kavramı ile eşdeğer tutulduğundan çocuk için travmanın tam tersine motive edici bir unsura dönüşebilmektedir. Ancak çocuğa şaka amaçlı "pipini kesecekler" "yaramazlık yapma pipini keserim" yada pipi kesmeyi ve acıyacağını ima eden yaklaşımlar ise süreci olumsuz etkileyecektir. Sünnet için iyi motive edilmiş çocuklarda korku daha az olmaktadır. Buna rağmen sünnet korkusu olan çocuklar için bizim tespitimiz 2-6 yaş arasının aksine özellikle büyük çocuklarda ve 6 yaş üstünde "sünnet korkusu" nun daha yaygın olduğu şeklindedir. Buradaki korkunun temelinde de yukarıda açıklanan negatif motive edici yaklaşımın çocukta endişeye yol açtığı görülmektedir. Çoğunlukla sünnet korkusununnun arkasında "iğneden korkma" veya sünnet esnasında "acı duyma endişesi" yani canı acıyacak endişesi vardır. Sanıldığı gibi kastrasyon teoremindeki cinsel organını kaybetme endişesini pek görmüyoruz. Nitekim hemen tüm sünnetleri lokal anestezi ile yapmamıza rağmen biz sünnet korkusunun 2-6 yaş arasında olmaktan çok çocuk büyüdükçe arttığını ve 6 yaşından sonraki çocuklarda daha fazla olduğunu ve bunun daha çok acıdan kaçma olduğunu gözlemlemekteyiz. Bu noktada şunu da vurgulamak gerekir ki bu çocuklar 2-6 yaş aralığında "korkuları nedeniyle sünnetleri ertelenen çocuklar" da olabilir. Bu olasılığı da göz ardı etmemek gerekir. Ayrıca tüm bunlardan farklı olarak kilolu ve obez çocuklarda da sünnet öncesi korkunun daha fazla olduğu bizim kişisel tespitlerimizdir.
Özet olarak; bizim toplumumuzda sünnet olmak "erkek olmak" ile eşdeğer görülen motive edici bir ritüeldir. Bu sebeple sünnet korkusu 2-6 yaş arasındaki teorik kastrasyon korkusundan ziyade negatif motive edilmiş daha büyük çocuklarda "acıdan kaçma" gibi görünüyor. Babalardan dinlediğimiz geçmişe ait öyküler den de yeterince uyuşturulmadan veya hiç uyuşturulmadan yapılan sünnete bağlı acı duymanın sünnet travması olarak tanımlandığını söyleyebiliriz. Bu nedenle artık toplumumuzda ve hekimlerimimiz arasında dogma haline gelmiş olan "2-6 yaş arasında sünnet yapılmaz" ön yargısının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca sünnet işlemine dahil olan, çocuğa acı veren ve çocuğun kaygı duymasına sebep olan her unsurun mümkün olduğunca azaltılması çocuğun pozitif motive edilmesi doğru bir sünnetin "travmasız bir sünnetin" anahtarı gibi görünüyor. Tüm bunlara ilaveten bebeklik döneminde ağrısız ve acısız yapılan sünnetlerde bu olası travma daha az olacağından erken bebeklik döneminde (0-3 ay arası) lokal anestezi ile sünneti tavsiye edebiliriz.
Daha fazla bilgi ve randevu için bize 05073192834 nolu telefondan ulaşabilirsiniz.
SÜNNET KLİNİK
Doç.Dr.Engin Yılmaz
Çocuk Cerrahisi ve Üroloji Uzmanı