Çocuk ürolojisi, istanbul çocuk ürolojisi, çocuk bevliye, çocuk fıtık ameliyatı, çocuk inmemiş testis, bebek inmemiş testis, inmemiş testis ameliyatı, inmemiş testis yaşı, utangaç testis, hipospadiyas
Çocuklarda Kasık Fıtığı

Çocuklarda ve Bebeklerde Kasık Fıtığı

"Çocuklarda kasık fıtığına dikkat"

Kasık fıtığı (inguinal herni) toplumda genellikle basit bir durum olarak algılanmaktadır. Ancak, bu durum çocuklarda ve bebeklerde ihmal edildiğinde ve zamanında müdahale edilmediğinde kısırlık gibi ciddi sorunlara hatta fıtık boğulması sonucu ölüme dahi neden olabilmektedir. 

Kasık fıtığı nedir?

Kasık fıtığı karın içindeki organların (ki bu organlar genellikle barsaklar ve kızlarda ayrıca yumurtalıklar da olabilmektedir) kasık kanalından karın dışına cilt altına çıkmasıdır. 

Daha bebek anne karnındayken karın zarı erkek çocuklarda testislerle kızlarda rahimi tutan bağlar ile beraber kasık kanalı boyunca sürüklenmekte ve sonra kapanıp kaybolmaktadır. Eğer bu karın zarı uzantısı kapanmaz ve kese şekilinde kalırsa fıtığa sebep olmaktadır. Erkek çocuklarında sıklıkla barsaklar ya da omentum adı verilen karın içi yağ dokusu, kız çocuklarında ise yine aynı şekilde omentum, yumurtalıklar ve barsaklar ıkınmakla bu kesenin içine girerek kasık bölgesinde ve hatta erkek çocuklarda torbalarda bir şişliğe sebep olur ki, bu durumlar kasık fıtığı olarak adlandırılmaktadır.

Kasık fıtığı bulguları nelerdir ve nasıl tanı konulur?

Çocuklarda fıtığın ilk ve en önemli bulgusu genellikle aileler tarafından tespit edilen bebeğin veya çocuğun kasık bölgesinde ortaya çıkan ve kendiliğinden kaybolan şişliktir. Sağ kasıkta veya sol kasıkta ya da her iki tarafta birden olabilir. Kasıktan başlayarak torbalara (skrotum) kadar olan hat üzerinde, herhangi bir noktada olabilir. Ağlama, ıkınma, öksürme, zorlanma ve desteksiz kalkma gibi karın içinde basıncı artıran durumlarda bu şişlik daha belirgin hale gelir. Bu basınç veya zorlanma azaldığı takdirde ise şişlik de kaybolur. Çok ilerlemiş durumlarda fıtık çocuğun torbasını dolduracak kadar aşağıya, testislerin yanına kadar inebilir. Bu bulguların aile tarafından gözlenmesi ve doktorun muayenesi ile çocuklarda kasık fıtığı kolaylıkla tespit edilebilmektedir. Doktor muayenesinde karın içine itilebilen kasık şişliğinin tespiti veya parmakla muayenede eldiven bulgusunun varlığı fıtık tanısı için yeterli olmaktadır. Genellikle ileri tetkik gerekmez. Muayenede bulgu tespit edilemeyen durumlarda ailenin kasıkta veya torbada gördüğü şişliği resim veya videoya kaydetmesi ek yöntem veya tetkike gerek kalmadan tanı konulmasını sağlayabilir. Bu mümkün olmamışsa çok nadiren ultrason gibi diğer tanı yöntemlerine ihtiyaç duyulabilmektedir.

Kasık fıtığı hangi yaşta ve ne sıklıkta görülür?

Kasık fıtığı her yaşta görülebilir. Yeni doğmuş bir günlük bebekten daha büyük yaşlarda çocuklara kadar her yaş grubunda kasık fıtığına rastlanabilir. Çocuklarda kasık fıtığı görülme sıklığı zamanında doğan ve kilosu normal bebeklerde % 2 civarındadır. Bu oran kızlarda % 0.5-1 civarında iken erkek çocuklarda daha yüksektir (% 2-6). Başka bir deyişle kızlara göre erkek çocuklarda yaklaşık 10 kat fazla görülür. Prematüre doğmuş olan çocuklarda ve bebeklerde ise bu oran çok daha yüksektir (% 15-25). Düşük doğum ağırlıklı doğan bebeklerde ve ikizlerde de yüksek oranda görülmektedir.
 

Kasık fıtığı ne zaman ve nasıl tedavi edilir?

Kasık bölgesi ameliyatları çocuk cerrahlarının en sık yaptığı ameliyatların başında gelmektedir. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, çocuğun yaşı ne olursa olsun kasık fıtığının tek tedavisi ameliyattır. Yani ilaç veya başka bir yöntemle tedavisi olmamaktadır. Bu ameliyat acil değil ancak vakit kaybetmeden yapılması gereken bir ameliyattır. Yani tanı konulduktan sonra 1-2 hafta içinde ameliyatın planlanması ve yapılması uygundur. Kasık fıtığı kesesi içine giren bağırsak, omentum denilen yağ dokusu veya yumurtalıklar kese içinde sıkışıp kalırlarsa fıtığın tedavisi daha da zorlaşmakta, inkarserasyon ya da fıtık boğulması denilen durum ortaya çıkmaktadır. Bu durum organ kaybı riski taşımaktadır ve dahası çocuk veya bebeğin hayatını tehdit edecek derecede ciddi olabilmektedir.

Fıtığın tedavisi için beklenmesi gereken bir yaş veya süre yoktur. Eğer çocuğun genel anestezi almasına engel bir enfeksiyon veya başka bir hastalığın varlığında ameliyat ertelenebilir ve bu hastalıkların tedavisi sonrası uygun olan en kısa zamanda ameliyat yeniden planlanmalıdır. Bir diğer farklı durum da bebek yoğun bakım ünitesinde yatan yenidoğan bebeklerdir. Bu bebeklerin ameliyatları yüksek boğulma riski taşıdıklarından hastaneden taburcu olmadan yapılmalıdır. 

Boğulmuş fıtık nedir?

Yumuşak bir baskıyla fıtığın şişlik yapan içeriğinin karın içine itilememesi durumu  boğulmuş fıtık olarak adlandırılır. Bu durumda çocukta huzursuzluk, ağrı ve kusma ortaya çıkabilir. Bu haliyle devam ederse iştah kaybı, dışkı yapamama ve karın şişliği ortaya çıkabilir. Uzun süren fıtık boğulması nedeniyle barsakları besleyen damarlar sıkışıp barsak gangreni (strangülasyon) denilen, kakada kan görülmesine sebep olabilen ve acil cerrahi gerektiren hayatı tehdit edici durumlar ortaya çıkabilir.

Ameliyat öncesi, ameliyat ve ameliyat sonrası nasıl olmaktadır?

Çocuklarda kasık fıtığı ameliyatı günübirlik bir ameliyattır. Yani bebek fıtık ameliyatı için gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra ameliyata getirilir ve ameliyatı yapıldıktan 2-3 saat sonra aynı gün içinde evine gönderilebilir.

Ameliyat öncesinde, daha önceden geçirilmiş önemli bir hastalığı olmayan, ailesinde bilinen bir genetik hastalığı olmayan, bir çocuk hekimi tarafından düzenli kontrolleri yapılan, aşıları tam, fizik muayenesinde belirgin bir özellik saptanmayan sağlıklı bebek ve çocuklarda herhangi bir laboratuvar tetkiki yapılmasına gerek yoktur. Böyle günübirlik cerrahi girişimler öncesi bebek ya da çocuktan kan almak, onların hastaneden biraz daha korkmasına, ameliyat öncesi streslerinin biraz daha artmasına yol açmakta  ve ek bir bilgi de sağlamamaktadır. Ancak şüpheli durumlarda veya gerek görülen çocuklarda bazı kan tahlillerinin ameliyat öncesinde bakılması gerekebilmektedir. Çoğunlukla hemogram ve pıhtılaşma testleri yanında bulaşıcı bazı hastalıkların testleri (HIV, Hepatit gibi) yeterli olmaktadır.

Kasık fıtığı ameliyatları çocuk cerrahlarının en sık yaptığı ameliyatlardan birisidir. Ameliyat açık veya kapalı (laparoskopik) yöntemle yapılabilmektedir. Açık cerrahi yöntemde bikini çizgisinin altından yapılan 1.5-2cm.lik bir kesi ile çok rahatlıkla yapılabilen bir ameliyattır. Eldiven parmağı şeklindeki fıtık kesesi bulunur, sperm yolları ve damarlardan sıyrılır, kasık kanalı içine girdiği bölgeden bağlanarak, kese çıkartılır. Cilt estetik ve emilebilir dikişlerle kapatılır, hiç bir şekilde dikiş alınmasına gerek yoktur.

Yeni kapalı (laparoskopik) kasık fıtığı ameliyatı yöntemi : 

Kapalı (laparoskopik) yöntemle pek çok kasık fıtığı ameliyatı tekniği tanımlanmıştır. Çoğunlukla cerrah kendine ve hastaya en uygun olanı tercih etmektedir. Biz 2013 yılından beri çocuk kasık fıtığı ameliyatında kendi laparoskopik yöntemimizi kullanmaktayız. Bu yöntem ülkemizden çocuk cerrahisi pratiğinde kullanılan ve literatüre girmiş ilk laparoskopik kasık fıtığı ameliyatı tekniği özelliğini taşımaktadır. Bu teknikte, göbek içinde gizlenen 5mm.lik bir kesi ile karın içine forsepsli kamera girilir ve kasık bölgesine yapılan diğer 2mm.lik bir kesiden iğne ve iplik yardımı ile karın içinden fıtığın giriş yeri kapatılır. Bu yöntem ile tek taraf fıtığı olan çocuklarda karşı tarafta mevcut olan gizli fıtığı (ki bu oran %15-40 tır) tespit etmek ve aynı seansta ameliyat etmek mümkündür. Aynı zamanda bu yöntem ameliyata bağlı ağrı ve yara izinin daha az olması avantajını da sunmaktadır. Ameliyat sonrası çocuklar aynı gün taburcu edilebilmekte ve ertesi gün günlük aktivitelerini yapabilmektedirler. Ameliyat süreleri kapalı veya açık yöntemde benzerdir ve ortalama 10-20 dakika kadar sürer.

@doc.dr.engin_yilmaz bu günkü hastamız 5 yaşında erkek hasta kapalı laparoskopik yöntemle kasık fıtığı ameliyatı yaptık sonuç #kasıkfıtığı #kasikfitigi #laparoskopi #fıtıkameliyatı #laparoskopikkasıkfıtığı #laparoskopikkasıkfıtığıameliyatı #çocukfıtığı #bebekfıtığı #bebekvideolari #bebek #çocuk #çocuklar #bebekfıtıkameliyatı #çocukfıtıkameliyatı ♬ Try Something New - Alex Arias & Alexander Julius Wright

Kasık fıtığı nedir?

♦ Çocuklarda/bebeklerde karın zarındaki doğumsal bir açıklık yoluyla karın içi organların kasık kanalı içinden geçip karın dışına cilt altına çıkmasına kasık fıtığı denir. 

♦ Kasık fıtığı erkek çocuklarda kasık kanalı boyunca torba dediğimiz skrotuma kadar kızlarda ise büyük dudak dediğimiz labium majorlara kadar inebilen şişlik ile bulgu verir

♦ Şişlik çoğunlukla ağrısız ve yumuşak bir şişliktir kolaylıkla karın içersine itilebilir

♦ Fıtığa bağlı şişlik genellikle erkek çocuklarda barsak kız çocuklarda ise yumurtalar (overler) ve ona bağlı yapılardır. Nadiren diğer organlar ve yapılarda fıtık içine girebilir

♦Kasık fıtığı içersinde organların sıkışarak boğulması ve gangren olması riski nedeniyle çocukların tedavisinde ameliyat tek seçenektir

♦ Boğulmuş yani inkarsere fıtıkta şişlik sert ve ağrılıdır

  

 

 

İnmemiş Testis Ameliyatı

İNMEMİŞ TESTİS 

İnmemiş testis erkek üreme sağlığını etkileyebilen ve çocukluk çağında düzeltilmesi gereken önemli bir hastalıktır. Daha bebekler annelerinin karnında gelişmekteyken, gelecekte testise dönüşecek dokular böbreklerin hemen altında belirir ve bebek geliştikçe bir yandan testisler gelişip büyürler ve nihayetinde kasık kanalından geçerek sonunda yerleşecekleri torbaya (skrotum) doğru göçerler. Bu göç gebelik boyunca devam eder ve doğumdan kısa bir süre önce her iki testis nihayi konağı olan torbaya yerleşir. İşte testislerin birinin veya ikisinin birden bu göçü tamamlayamaması ve torbaya yerleşememesi inmemiş testis olarak tanımlanmaktadır.

Resim 1. Sol inmemiş testis ameliyatı ile testisin indirilip torbaya yerleştirilmesi  

Retraktil Testis (Utangaç Testis) Nedir?

Utangaç testis denilen durumda testisler zaman zaman torbada görülmesine rağmen özellikle soğuğun etkisiyle veya çocuğun alt taraflarının ellenmesi gibi durumlarda yukarıya, kasıklara doğru çekilerek ortadan kaybolurlar. Tıp dilinde retraktil testis denilen utangaç testisler sıcak ortamlarda, örneğin çocuğun ateşinin çıktığı durumlarda, banyo küvetinde sıcak suyun içinde otururlarken veya çocuk uyurken bakıldıklarında çoğunlukla torbada görülürler. Diğer durumlardan farklı olarak testis aşağı çekildiğinde birkaç saniyede olsa yerinde kalır ve daha sonra yukarı kaçar. Bu bir hastalık değildir ve çocuğun ilerideki hayatında genellikle bir soruna yol açmaz. Çoğu zaman herhangi bir tedavi (ilaç veya ameliyat) gerektirmez. Ancak ailenin çoğunlukla testisi yukarıda gördüğünü tespit ettiği, torbanın gelişiminin yetersiz olduğu ve testiste küçülmenin tespit edildiği nadir durumlarda tedavi önerilebilmektedir. Şüpheli durumlarda, bu konuda eğitimli çocuk cerrahisi uzmanları tarafından çocuğun muayenesi ve belli aralıklarla kontrolü gerekir. Bu durum gerçek inmemiş testisten farklı ve genellikle masum bir olaydır.
 

İnmemiş Testis Neden Olur? 

Beslenme koşullarımızdaki değişiklikler maalesef neslimizi ve geleceğimizi de farklı şekilde etkilemektedir. GDOlu gıdalar ve koruyucu kimyasalların bir başka olumsuz sonucu erkek bebeklerin testisleri üzerine etkisidir. Dış ve iç etkenlerle oldukça hassas olan hormon dengesinin bozulması nedeniyle erkek bebeklerin testisleri torbaya inemeyebilir. Bebeğin testisinin torba içinde olmaması “testislerin yukarıda olması” durumuna inmemiş testis adı verilir. Zamanından önce doğan bebeklerde %30 oranında görülen inmemiş testis oranı 3 ay içinde %3’e 6 ay içinde de %1’e düşer.

İnmemiş Testis Tedavisi Ne Zaman Yapılmalıdır?

İnmemiş testis tedavisinin ideal yaşı 9-18 ay arasıdır. Ancak 6.aydan itibaren testisin etkilendiği varsayımı ile ameliyatı daha erken yapmayı önermek hata olmayacaktır. Hastalarımıza biz çoğunlukla birinci yaş gününü çok geçirmemelerini önermekteyiz. İdeal sperm üretiminin korunması için 18 ay öncesi testisin torbaya indirilmesi gerekir. Eğer çocuğunuz ameliyat için önerilen yaşı geçtiyse ameliyat ne kadar erken yapılırsa o kadar iyi olacaktır.

Resim 2. Sol inmemiş testis ameliyatı ve sünnet sonrası hastanın kesi yerleri kapandıktan sonraki görünümü

İnmemiş Testis Tedavisi Nasıl Yapılır?

Her bebek doğumdan sonra 6 ay boyunca takip edilir ve testis torbaya hala inmemiş ise inmemiş testis tanısı konulur.

Torbada olmayan, indiği halde yukarı çıkan, çocuğun torbasında ele gelmeyen inmemiş testisin yegane en kesin ve hızlı tedavi ameliyatla indirmektir.

Ameliyat testisi çok fazla yukarıda olmayan çocuklarda torba üzerinde orta hattan yapılan 1 cm’ lik bir kesiden günübirlik ameliyat ile tek veya her iki taraf inmemiş testis torbaya indirilebilir. Hastalar ertesi gün araba veya uçağa binebilir ve günlük rutin hayatına dönebilirler.

Testisi bu ameliyat için uygun olmayan çocuklarda ise kasık üzerindeki 1,5-2 cm’lik bir kesiden testis torbaya indirilebilir. Çocuklar yine aynı gün evine taburcu edilir. Resimlerde kasık kesisinden yapılan inmemiş testis ameliyatının aşamalarını görmektesiniz.

Her zaman belirti vermese de inmemiş testisli hastaların üçte ikisi kadarında ameliyatta fıtık da tespit edilir ve bu hastaların testis indirilirken aynı ameliyatta cerrahi tedavisi yapılır.

Tek testisi ultrason ve muayene ile kasık bölgesinde bulunmayan çocuklarda üç sebep olabilir. Bunlardan birincisi testisin hiç oluşamamasıdır. İkincisi testisin anne karnında veya doğduktan sonra herhangi bir nedenle (örneğin testis torsiyonu; testisin kendi damarları ekseninde dönerek beslenmesinin bozulması) eriyerek yok olması ve üçüncüsü göçünü tamamlayamayıp karın içerisinde barsakların yanında kalmasıdır. Bu durumun açıklığa kavuşturulması için çocuğun uyutulup karın içerisine kamerayla girilip bakılması (laparoskopi) ve testisin aranması eğer bulunursa aynı seansta veya mümkün değilse iki aşamalı ameliyatla aşağıya indirilmesi gereklidir. Eğer testis yeterince büyümemiş ve görünümü normal değilse aynı seansta çıkarılması gerekir. Testis karın içerisinde bulunamazsa laparoskopi sonlandırılır ve aynı seansta kasık bölgesi ameliyat ile ufak bir kesiden açılıp küçük ve işlevini kaybetmiş testis kalıntıları aranır. Bu testis kalıntılarına nubbin testis adı verilir ve genellikle bir mercimek tanesi büyüklüğündedir.

Laparoskopi yapılan çocukların aynı gün taburcu olması mümkündür ama ek sorunu olan çocuklarda bir akşam hastanede tutmak tercih edilebilir.
Her iki testisin de torbada olmaması ya da tespit edilememesi durumunda acilen bebeğin cinsiyetinin kromozomal olarak test edilmesi ve hormonlarının kontrol edilmesi gerekir.

Bu kontroller tecrübeli çocuk doktorları veya Çocuk Endokrinolojisi doktorları tarafından yapılmaktadır

Laparoskopik İnmemiş Testis Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Karın içerisinde kalmış ve farkında olunmayan bir testis erişkin yaşına gelindiğinde bir testis tümörünün sebebi olabilir. Bu nedenle nerede olduğu muayene ile tespit edilemeyen bir testisin mutlaka araştırılması ve laparoskopi ile değerlendirilmesi gereklidir.

Laparoskopide, karın içerisine göbek deliğinden 5mm veya daha küçük kalınlıkta bir kamera ile girilir ve karın içerisinde kasık kanalı çevresinde testis aranır. Eğer testis damarları torbaya inecek kadar uzun ise tek seansta ameliyat bitirilir. Ancak testis damarları çok kısa ise damarlar bağlanıp kesilir ve 6 ay sonra tekrar laparoskoik ameliyat tekrarlanıp yeni gelişmiş damarlara güvenilip testis torbaya indirilir. Alternatif olarak testis damarlarının kesilmeden uzatılmasını amaçlayan (testisin karın duvarına tespiti gibi) iki seanslı ameliyatlarda tanımlanmıştır. Zaman zaman bu tür ameliyat tekniklerini de kullanmamız gerekiyor.

Biz laparoskopik ameliyatlarımızda eğer tek taraflı testis üzerinde ameliyat planladıysak ya da problem tek taraflı ise tek seansta ameliyatı tamamlamaya çalışmaktayız. Ancak çift taraflı inmemiş testisi olan ve testislerin ikiside karın içi yerleşimliyse iki seanslı operasyonları tercih etmekteyiz.

İnmemiş testis ilaç ile tedavi edilebilir mi?

İlaç ile testisin indirilmeye çalışılması çoğu zaman sadece vakit kaybına sebep olmaktadır. Çünkü ilacın etkisi kaybolduğunda %80’in üzerindeki testis tekrar yukarıya kaçmaktadır.

İnmemiş testis ameliyatı sonrası takip ve bakım nasıl olmalıdır?

Yıllık aralıklarla testis muayenesi gereklidir.

Çocuğun sperm hücrelerinin zarar görüp görmediği sadece çocuk sperm analizi verme yaşına geldiğinde anlaşılabilir. Genel prensip olarak tek taraflı inmemiş testis olan çocuklarda baba olamama problemi %10 civarı iken çift taraflı olanlarda bu oran %70’e kadar yükselebilmektedir.

İnmemiş testisi olan çocuklarda özellikle genç yetişkin döneminde testis kanseri gelişme riski daha yüksektir. Bu nedenle hastaların muayenelerinin ve gerekirse kan testleri ve ultrason takiplerinin yapılması gereklidir.

Daha detaylı bilgi ve fiyat bilgisi için bize 05073192834 nolu telefondan ulaşabilirsiniz.

Sağlıcakla kalın..

Doç.Dr.Engin Yılmaz

Çocuk Cerrahisi ve Ürolojisi Uzmanı 

 

Çocuklarda/Bebeklerde Kasık Fıtığı Ameliyatı Hazırlığı

Çocuklar/bebekler kasık fıtığı tanısı aldıktan sonra çok gecikmeden ameliyat planlanmalıdır.

Ailelerin bilmesi gereken önemli bir durum kasık fıtığının ameliyat dışında bir tedavisi yoktur.

Kasık fıtığı ameliyatı yaptıracağınız çocuk cerrahisi veya çocuk ürolojisi doktorunuzu doğru seçmek ve sonrasında ona güvenmek bu aşamada çok önemlidir.

Öncelikle doktorunuzun kasık fıtığı ameliyatını açık cerrahi mi yoksa laparoskopik kasık fıtığı ameliyatı mı tercih ettiğini öğrenin.

Bu aşamada ne tür bir ameliyat istediğinizi açık ve laparoskopik kasık fıtığı ameliyatlarının artılarını ve eksilerini araştırın.

Doktorunuzu seçtikten sonra onunla ameliyat öncesi bir öngörüşme yapın ve ameliyatın detaylarını olası çıkabilecek sorunları öğrenin.

Biz hastalarımızın ebeveynlerine bu bilgileri ayrıntılı veriyoruz.

Çocuklarda/bebeklerde kasık fıtığı ameliyatı günübirlik (yani sabah hastaneye yatış ve gece yatmadan aynı gün içinde taburcu) genel anestezi altında yapılan bir cerrahi işlemdir.

Ancak yenidoğan bebeklerde genel anestezi sonrası olası solunum duraksamaları (apne) ihtimali gözönüne alarak bir gece hastanede bu bebeklerin  kontrol altında tutulması önerilmektedir.

Eğer hastanede kalacaksınız buna göre hazırlanmanız gerektiğini unutmayın.

Kasık fıtığı ameliyatından bir gün önce bazı kan testlerinin yapılması ve bu testlerle birlikte çocuğunuzu/bebeğinizi uyutacak anestezi uzmanının ve ameliyatı yapacak çocuk cerrahisi uzmanının veya çocuk ürolojisi uzmanının çocuğu tekrar ameliyat öncesi son bir kez değerlendirmesi sizin ve çocuğunuzun yararına olacaktır.

Büyük çocuklarda kasık fıtığı ameliyatı açık cerrahi ile yapılacak ise sadece kasık bölgesindeki kılların traşlanması yeterlidir ancak eğer kasık fıtığı ameliyatı laparoskopik yöntemle yapılacaksa  tüm karın cildinin traşlanması hatta mümkünse tüy dökücülerle tüylerin temizlenmesi, göbek temizliği tüm karın bölgesinin temizliği ve ameliyat sonrası yara enfeksiyon riskinin azaltılması için önemlidir.

Bu amaçla kılların traşlanması sonrası banyo yaptırılması da gerekmektedir.

Kasık fıtığı ameliyatı öncesi anestezi uzmanı veya ameliyatı yapacak çocuk cerrahisi/çocuk ürolojisi uzmanı size bebeğinizin kaç saat aç kalması gerektiğini veya en son ne zaman yedirip içirebileceğinizi söyleyecektir.

Fıtık ameliyatı öncesi bu açlığın oruç gibi olması gerekir yani su bile içiremezsiniz. Ameliyat günü en geç bir saat öncesinde hastanede olmanız gerekmektedir.

Bu süre bazı evrak işlemleri ve günlük ameliyat planının yeniden gözden geçirilmesi için önemlidir.

Biz genellikle yapılacak kasık fıtığı ameliyatından bir gün önce açık veya laparoskopik kasık fıtığı ameliyatı aydınlatılmış hasta onam formlarını okumaları ve onaylamaları için çocuğun ebeveynlerine veriyoruz.

Form ile ilgili ailelerin sorularını detaylı cevaplayıp ebeveyn ve çocuk cerrahisi uzmanı veya çocuk ürolojisi uzmanı imzaladıktan sonra artık son ameliyat hazırlıklarına hastanın yattığı serviste devam edilir.

Öncelikle ebeveynlerin de yanında ameliyat edilecek bölge olası bir karışıklığı önlemek için  sağ kasık fıtığı ameliyatı olacaksa kasığın sağ tarafı sol kasık fıtığı ameliyatı olacaksa kasığın sol tarafı ameliyattan hemen önce çocuk cerrahisi uzmanı veya çocuk ürolojisi uzmanı tarafından kolay silinmeyen bir kalem ile işaretlenir.

Ardından çocuğun kıyafetleri çıkarılıp hasta ameliyat önlüğü giydirilir.

Hastane ortamından korkan veya doktor fobisi olan büyük çocuklarda sakinleştirici ilaçlar yapılır ve çocuğun/bebeğin ameliyata daha sakin ağlamadan endişe duymadan girmesi sağlanır.

Biz ameliyathane kapısına kadar ebeveynleri alabiliyoruz.

Bazı hastanelerde çocuklar ameliyat masasına kadar ebeveynlerin kucağında veya beraberinde getirilmekte ve uyutma prosedürüne kadar çocuğun stresinin azaltılması amaçlanmaktadır.

Ancak pandemi koşullarında bu mümkün olmadığından biz kasık fıtığı ameliyatı öncesi sakinleştirici ilaçları içirip çocuğun stresini azalttıktan sonra ameliyathaneye almayı tercih ediyoruz.  

Daha detaylı bilgi ve randevu için bize 05073192834 nolu telden ulaşabilirsiniz.

Doç.Dr.Engin Yılmaz 

 

Hidrosel (Su Fıtığı) Ameliyatı

Hidrosel nedir?

Basitçe hidrosel testisin etrafındaki kese de aşırı sıvı birikmesi olarak tanımlanabilir. Detaylı açıklamak gerekirse, halk dilinde su fıtığı olarak da bilinen hidrosel, karın zarının (periton) anne karnındayken kasık kanalı içine doğru keseleşip tamamının değil sadece karına yakın kısmının kapanması ve bu kapanıklığın daha uç kısmında yani testise yakın kısmında kalan kese içinde karın içi sıvısının hapsolması olarak tariflenebilir. Karın zarı tam kapanamaz, küçük bir açıklık kalır ise bu durumda sadece kese içine karın içi sıvısı girebilecek kadar bağlantı olur ki, buna kominike hidrosel denir. Eğer keseleşen karın zarının giriş kısmı geniş ve buradan içeri doğru karın içi organlar (bağırsak, kız çocuklarda yumurtalık, omentum, apandiks vs) girecek olursa da kasık fıtığı dediğimiz durum oluşur.


Hidrosel kimlerde ve ne sıklıkta görülür?

Hidrosel büyük çoğunlukla erkek çocuklarda görülür, ender olarak kız çocuklarında da ortaya çıkabilir ki Nuck kanal kisti olarak adlandırılır. Hidrosel de, sağ tarafta sola göre daha sık görülür. % 5-10 hastada iki tarafta da olabilir.

Hidrosel neden ve nasıl olur? 

Erkek çocuklarda hidrosel üç tipe ayrılır: 1) Eğer kasık kanalına doğru balonlaşan karın zarının karın boşluğu ile ilişkisi kapanmamışsa, suyun içeri girip çıkmasına bağlı olarak oluşan şişlik zaman zaman kaybolup yeniden oluşabilir. Bu durum ilişkili (komünike) hidrosel olarak tanımlanır. 2) Balonlaşan karın zarının giriş kısmı kapanmış ve içinde bulunan sıvı torba (skrotum) içinde sadece
testis çevresinde hapsolup kalmışsa testis hidroseli, 3) kanal içerisinde ya da hemen dışında kalmışsa da kord hidroseli (kordon kisti) olarak bilinir. Kız çocuklarında ise sadece kasık bölgesinde şişlik şeklinde bulunur. Bu durum Nuck kanalı kisti (hidroseli) olarak isimlendirilir. Tüm bunlar doğumsal olarak oluşan anormalliklerdir. Ender olarak, erişkinlerde olduğu gibi, testis ya da damarlarda oluşan enfeksiyonlardan sonra da hidrosel ortaya çıkabilir. Bunların dışında karın içi sıvısının artmasına neden olan bazı durumlar da hidrosele sebep olabilir. Kronik böbrek ya da karaciğer hastalıklarına bağlı olarak karın içinde sıvı toplanmış (asit) olan hastalar ile beyin boşluklarında genişleme (hidrosefali) nedeniyle karına şant uygulanmış hastalarda, karın içinde bulunan basıncın artmasına bağlı olarak hidrosel gelişebilir.

Hidrosel nasıl anlaşılır?

Hidroselin bulgusu kasık ya da torbalarda (skrotum) oluşan şişliktir. Kasık fıtığından farklı olarak bu şişlik üzerine basmakla kaybolmaz. Kominike hidroselde şişlik zaman zaman kaybolabilir. Genellikle sabahları yoktur, ancak gün boyunca çocuk ayakta olduğu sürece yavaş yavaş dolar ve gün sonunda belirginleşir. Üst solunum yolu enfeksiyonu gibi nedenlere bağlı olarak ateşlenen çocuklarda bu belirginleşme daha sık görülür. Diğer iki tip hidroselde ise şişlik süreklilik arzeder ve kaybolmaz.

Kasık şişliği olan çocuklarda kasık fıtığı ve hidrosel karışabilir. İkisini ayırt edebilmenin en kolay yolu loş bir ortamda şişliğe doğru ışık tutarak (transilluminasyon) bakmaktır. Eğer ışık tutulan kitle parlak bir refle veriyor yani ışığı geçiriyorsa şişliğin içinde sıvıdan kaynaklandığı düşünülür ki, bu durumda tanı hidroseldir. Şişliğin içinde bağırsak ya da karın içi oluşumlarından biri varsa ışık geçemeyecektir. Bu durumda ise tanı büyük bir olasılıkla kasık fıtığıdır. Kimi zaman genellikle travmaya (çarpma, düşme, vurma) bağlı olarak torba içine doğru olan kanamalar da benzeri bulgular verebilir. Bunun dışında, kasık fıtığı ve hidrosel birlikte olabilir. Bu hastalarda hidroselin üst tarafında basmakla kaybolan bir şişlik saptanır.

Hidroselin tedavisi nedir? Ne zaman ameliyat edilmelidir?

Hidrosel olan hastaların tanısı genellikle yenidoğan döneminde yapılan rutin çocuk kontrollerinde konur. Hidroselin kesin tedavisi cerrahidir. Ameliyat ile hidrosel kesesi boşaltılarak çıkartılır. Kominike hidroselde giriş yeri dar olduğundan kapanma olasılığı vardır. Bu hastalarda hidroselin büyüklüğüne bağlı olmak koşuluylan6-12 ay beklenebilir. Diğer hidrosel tiplerinde ise 2 yaşına kadar takip edilerek beklenir, eğer kendiliğinden geçmezse sonra uygun bir zamanda ameliyat planlanmalıdır. Yukarıda belirtilen karın içi basıncının artmasına neden olan sorunları olan çocuklarda ise cerrahi tedavinin gecikilmeden yapılması en doğru yaklaşımdır.

Hidrosel ameliyatı nasıl yapılır?

Hidrosel ameliyatları günübirlik ameliyat olarak yapılabilir. Günübirlik ameliyatlarda (özel durumlar söz konusu değilse) hasta geceyi hastanede geçirmez. Ameliyat tarihinden bir gün önce hastanın ameliyat öncesi değerlendirmesi yapılır. Bunun için hasta hem ameliyatı gerçekleştirecek hekim ve hem de anestezi uzmanı tarafından görülür, fiziksel muayene ve gerekli görülen kan tahlilleri yapılır. Ameliyat sırasında genel anestezi uygulanacağından hastanın ameliyat günü aç olarak gelmesi gereklidir. Açlık süresi yaşa göre değiştiğinden her hasta için farklıdır ve anestezi (narkoz) doktorunun tavsiyesine uyulmalıdır. Ameliyat günü hasta kendisine belirtilen süre kadar aç (oruç gibi) bırakılarak hastaneye getirilir. Ameliyat işlemi bittikten sonra hasta yatırılarak izlenir. Anestezik ilaçların etkisi geçip ağızdan beslendiktan sonra hekim tarafından görülür ve gerekli öneriler yapılarak gönderilir.

Hidrosel ameliyatı sonrası ne tür sorunlar olabilir?

Sık görülmemekle birlikte hidrosel ameliyatlarından sonra bazı komplikasyonlar görülebilir. Bu komplikasyonlar yara enfeksiyonu, hidroselin tekrar çıkması, torba (skrotum) içine kanama, testisin yerinden yukarı kaçması, testise gelen damarların zedelenmesi sonrasında küçülerek erimesi (testis atrofisi), sperm kanalının zedelenmesine bağlı olarak ileri yaşlarda ortaya çıkabilecek üreme ile ilgili sorunlar sayılabilir. Ancak tecrübeli çocuk cerrahları ve çocuk ürologlarının yaptığı ameliyatlar sonrası komplikasyon görülme riski çok çok azdır.

Daha fazla bilgi ve randevu için bize 05073192834 nolu telden bize ulaşabilirsiniz.

Sağlıcakla kalın..

Doç.Dr.Engin Yılmaz

Çocuk Cerrahisi ve Ürolojisi Uzmanı 

 

LAPAROSKOPİK FITIK AMELİYATI

Bu videoda kendi lapaaroskopi yöntemimizle yapılan  bir sağ kasık fıtığı ameliyatı gösterilmektedir.

Bu videoda da ise yine kendi laparoskopi yöntemimizle yapılan  bir sol kasık fıtığı ameliyatı gösterilmektedir.

ÇOCUK/BEBEK KASIK FITIĞI AMELİYATI (Laparoskopik)

 

Çocuklarda Kasık Fıtığı Ameliyatı (inguinal herni ameliyatı)

"Kasık fıtığı ameliyatı  tüm çocuklarda ve bebeklerde yeni laparoskopik yöntemle yani kapalı ameliyatla iz bırakmadan sadece 10 dakika gibi kısa bir sürede yapılabilmektedir"

 

 

Resim 1. 40 günlük kız bebeğin laparoskopik yeni yöntemle ameliyat sonrası kasık bolgesindeki kesilerin küçüklüğüne (2mm) ve gobek deliğindeki yaraya dikkat ediniz.

Kasık fıtığı (inguinal herni) çocuklarda ve bebeklerde tedavi edilmediğinde kısırlık gibi ciddi sorunlara hatta erken dönemde fıtık içinde barsak sıkışması sonucu ciddi ölümcül sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. 

Kasık fıtığı nedir?

Kasık fıtığı karın içindeki organların (ki bu organlar genellikle barsaklar ve kızlarda ayrıca yumurtalıklar da olabilmektedir) kasık kanalından karın dışına kasık bölgesinde cilt altına çıkmasıdır. Bebekler daha anne karnında iken karın zarı erkek çocuklarda testislerle kızlarda rahimi tutan bağlar ile beraber kasık kanalı boyunca sürüklenmekte ve sonra kapanıp kaybolmaktadır. Eğer bu karın zarı uzantısı kapanmaz ve kese şekilinde kalırsa fıtığa sebep olmaktadır. Erkek çocuklarında sıklıkla barsaklar ya da omentum adı verilen karın içi yağ dokusu, kız çocuklarında ise yine aynı şekilde omentum, yumurtalıklar ve barsaklar ıkınmakla bu kesenin içine girerek kasık bölgesinde, hatta erkek çocuklarda torbalarda bir şişliğe sebep olur ki, bu durumlar kasık fıtığı olarak adlandırılmaktadır.

Kasık fıtığı bulguları nelerdir ve nasıl tanı konulur?

Çocuklarda fıtığın ilk ve en önemli bulgusu genellikle aileler tarafından tespit edilen bebeğin veya çocuğun kasık bölgesinde ortaya çıkan ve kendiliğinden kaybolan şişliktir. Sağ kasıkta veya sol kasıkta ya da her iki tarafta birden kasık fıtığı olabilir. Kasıktan başlayarak torbalara (skrotum) kadar olan hat üzerinde, herhangi bir noktada olabilir. Ağlama, ıkınma, öksürme, zorlanma ve desteksiz kalkma gibi karın içinde basıncı artıran durumlarda bu şişlik daha belirgin hale gelir. Bu basınç veya zorlanma azaldığı takdirde ise şişlik de kaybolur. Çok ilerlemiş durumlarda kasıktaki fıtık çocuğun torbasını dolduracak kadar aşağıya, testislerin yanına kadar inebilir. Bu bulguların aile tarafından gözlenmesi ve doktorun muayenesi ile çocuklarda kasık fıtığı kolaylıkla tespit edilebilmektedir. Doktor muayenesinde karın içine itilebilen kasık şişliğinin tespiti veya parmakla muayenede eldiven bulgusunun varlığı fıtık tanısı için yeterli olmaktadır. Genellikle muayene yeterli olduğundan kasık fıtığının tanısı için çocuklarda ve bebeklerde ileri tetkiklere gerek kalmaz. Muayenede bulgu tespit edilemeyen durumlarda ailenin kasıkta veya torbada gördüğü şişliği resim veya videoya kaydetmesi ek yöntem veya tetkike gerek kalmadan kasık fıtığı tanı konulmasını sağlayabilir. Bu mümkün olmamışsa nadiren ultrason gibi diğer tanı yöntemlerine ihtiyaç duyulabilmektedir.

Kasık fıtığı hangi yaşta ve ne sıklıkta görülür?

Çocuklarda ve bebkeklerde kasık fıtığı her yaş grubunda görülebilir. Yeni doğmuş bir günlük bebekten daha büyük yaşlarda çocuklara kadar her yaş grubunda kasık fıtığına rastlanabilir. Çocuklarda kasık fıtığı görülme sıklığı zamanında doğan ve kilosu normal bebeklerde % 2 civarındadır. Bu oran kızlarda % 0.5-1 civarında iken erkek çocuklarda daha yüksektir (% 2-6). Başka bir deyişle kızlara göre erkek çocuklarda yaklaşık 10 kat fazla görülür. Prematüre doğmuş olan çocuklarda ve bebeklerde ise bu oran çok daha yüksektir (% 15-25). Düşük doğum ağırlıklı doğan bebeklerde ve ikizlerde de yüksek oranda görülmektedir


Kasık fıtığı ne zaman ve nasıl tedavi edilir?

Kasık fıtığı ameliyatları çocuk cerrahlarının en sık yaptığı ameliyatların başında gelmektedir. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, çocuğun yaşı ne olursa olsun kasık fıtığının tek tedavisi ameliyattır. Yani ilaç veya başka bir yöntemle tedavisi olmamaktadır. Bu ameliyat acil değil ancak vakit kaybetmeden yapılması gereken bir ameliyattır. Yani tanı konulduktan sonra 1-2 hafta içinde ameliyatın planlanması ve yapılması uygundur. Kasık fıtığı kesesi içine giren bağırsak, omentum denilen yağ dokusu veya yumurtalıklar kese içinde sıkışıp kalırlarsa fıtığın tedavisi daha da zorlaşmakta, inkarserasyon ya da fıtık boğulması denilen durum ortaya çıkmaktadır. Bu durum organ kaybı riski taşımaktadır ve dahası çocuk veya bebeğin hayatını tehdit edecek derecede ciddi olabilmektedir.

Çocuklarda ve bebeklerde kasık fıtığının tedavisi için beklenmesi gereken bir yaş veya süre yoktur. Eğer çocuğun genel anestezi almasına engel bir enfeksiyon veya başka bir hastalık varsa ameliyat ertelenebilir ve bu hastalıkların tedavisi sonrası uygun olan en kısa zamanda kasık fıtığı ameliyatı yeniden planlanmalıdır. Bir diğer farklı durum da bebek yoğun bakım ünitesinde yatan yenidoğan bebeklerdir. Bu bebeklerin ameliyatları yüksek boğulma riski taşıdıklarından hastaneden taburcu olmadan yapılmalıdır. 

Boğulmuş kasık fıtığı nedir?
Yumuşak bir baskıyla fıtığın şişlik yapan içeriğinin karın içine itilememesi durumu  boğulmuş fıtık olarak adlandırılır. Bu durumda çocukta huzursuzluk, ağrı ve kusma ortaya çıkabilir. Bu haliyle devam ederse iştah kaybı, dışkı yapamama ve karın şişliği ortaya çıkabilir. Uzun süren fıtık boğulması nedeniyle barsakları besleyen damarlar sıkışıp barsak gangreni (strangülasyon) denilen, kakada kan görülmesine sebep olabilen ve acil cerrahi gerektiren hayatı tehdit edici durumlar ortaya çıkabilir.

Kasık Fıtığı Ameliyat öncesi, ameliyat ve ameliyat sonrası nasıl olmaktadır? Yeni ameliyat yöntemleri nelerdir? 

Çocuklarda kasık fıtığı ameliyatı günübirlik bir ameliyattır. Yani bebek fıtık ameliyatı için gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra ameliyata getirilir ve ameliyatı yapıldıktan 2-3 saat sonra aynı gün içinde evine gönderilebilir.

Ameliyat öncesinde, daha önceden geçirilmiş önemli bir hastalığı olmayan, ailesinde bilinen bir genetik hastalığı olmayan, bir çocuk hekimi tarafından düzenli kontrolleri yapılan, aşıları tam, fizik muayenesinde belirgin bir özellik saptanmayan sağlıklı bebek ve çocuklarda herhangi bir laboratuvar tetkiki yapılmasına gerek yoktur. Böyle günübirlik cerrahi girişimler öncesi bebek ya da çocuktan kan almak, onların hastaneden biraz daha korkmasına, ameliyat öncesi streslerinin biraz daha artmasına yol açmakta  ve ek bir bilgi de sağlamamaktadır. Ancak şüpheli durumlarda veya gerek görülen çocuklarda bazı kan tahlillerinin ameliyat öncesinde bakılması gerekebilmektedir. Çoğunlukla hemogram ve pıhtılaşma testleri yanında bulaşıcı bazı hastalıkların testleri (HIV, Hepatit gibi) yeterli olmaktadır.

Kasık fıtığı ameliyatları çocuk cerrahlarının en sık yaptığı ameliyatlardan birisidir. Ameliyat açık veya kapalı (laparoskopik) yöntemle yapılabilmektedir. Açık cerrahi yöntemde bikini çizgisinin altından yapılan 1.5-2cm.lik bir kesi ile çok rahatlıkla yapılabilen bir ameliyattır. Eldiven parmağı şeklindeki fıtık kesesi bulunur, sperm yolları ve damarlardan sıyrılır, kasık kanalı içine girdiği bölgeden bağlanarak, kese çıkartılır. Cilt estetik ve emilebilir dikişlerle kapatılır, hiç bir şekilde dikiş alınmasına gerek yoktur.

Yeni kapalı (laparoskopik) ameliyat yöntemi : 

Kapalı (laparoskopik) yöntemle yapılan pek çok kasık fıtığı ameliyat tekniği tanımlanmıştır. Çoğunlukla cerrah kendine ve hastaya en uygun olanı tercih etmektedir. Biz 2013 yılından beri çocuk kasık fıtığı ameliyatında kendi laparoskopik yöntemimizi kullanmaktayız. Bu yöntem ülkemizden çocuk cerrahisi pratiğinde kullanılan ve literatüre girmiş ilk laparoskopik kasık fıtığı ameliyatı tekniği özelliğini taşımaktadır. Bu teknikte, göbek içinde gizlenen 5mm.lik bir kesi ile karın içine forsepsli kamera girilir ve kasık bölgesine yapılan diğer 2mm.lik bir kesiden iğne ve iplik yardımı ile karın içinden fıtığın giriş yeri kapatılır. Bu yöntem ile tek taraf fıtığı olan çocuklarda karşı tarafta mevcut olan gizli fıtığı (ki bu oran %15-40 tır) tespit etmek ve aynı seansta ameliyat etmek mümkündür. Aynı zamanda bu yöntem ameliyata bağlı ağrı ve yara izinin daha az olması avantajını da sunmaktadır. Ameliyat sonrası çocuklar aynı gün taburcu edilebilmekte ve ertesi gün günlük aktivitelerini yapabilmektedirler. Ameliyat süreleri kapalı veya açık yöntemde benzerdir ve ortalama 10-20 dakika kadar sürer.

Kasık fıtığı ameliyatı, çocuklarda sadece genel anestezi altında yapılabilmektedir. Deneyimli bir çocuk anestezisi uzmanının elinde anesteziye ait riskler çok düşüktür. Ameliyat sürecinin en sıkıntılı dönemi ameliyat bitip çocuk ailenin yanına verildiği dönemdir. Bu dönemde, hafif ağrı, açlık ve anestezinin vermiş olduğu bilinç bulanıklığından ötürü bebek ya da çocuk çok huzursuzdur ve ağlar. Yapılan sakinleştirme girişimleri de çoğunlukla başarısız olur. Ancak bu süreç 15-30 dakika sürer. Daha sonra çocuk yarım saat veya 1 saat kadar uyur, sonra normal uykusundan uyanır gibi kalkar ve normal yaşantısına devam eder.

Ameliyat sonrası ağrı kesici olarak küçük bebeklerde fitil ağrıkesiciler, daha büyük çocuklarda ise ağrıkesici şuruplar kullanılabilir. Bu ameliyatlardan 1 gün sonra genellikle kontrol önerilmektedir. Bu kontrolde pansuman açılır ve yara yeri kontrol edilir, bu süreçten sonra çocukların banyo yapması genellikle kısıtlanmaz.

Kasık fıtığı ameliyatı fiyatı 2022

Güncel kasık fıtığı ameliyat fiyatları için 05073192834 nolu telden bilgi alabilirsiniz. Ameliyat fiyatları açık cerrahi kasık fıtığı ameliyatı ve kapalı yani laparoskopik kasık fıtığı ameliyatı olarak farklılık gösterir ayrica tek taraf veya iki taraflı olması durumunda da fiyatlar değişkenlik  gösterecektir.

Sağlıcakla kalın...

Doç.Dr.Engin Yılmaz

Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi Uzmanı 

 

 

 

 

 

 

Peygamber Sünneti (Yarım Sünnet, Hipospadias) Ameliyatı

Hipospadias nedir?

Hipospadias, doğuştan sünnetli veya peygamber sünneti de denen durum idrar deliğinin pipinin ucunda değil, alt kısmında ve daha geride bulunması durumudur. Yani idrar çıkış deliği gerektiği gibi pipi ucuna değil, pipinin daha alt kısımlarına açılır. Ayrıca sünnet derisinde de eksiklik söz konusudur. Bu çocukların sünnet derisi tam olarak gelişmediği ve pipilerinin alt yüzünü tamamen örtemediği için ilk bakışta sünnetliymiş gibi bir görünür. Bu yüzden halk arasında bu çocuklara, “yarım sünnetli”, “doğuştan sünnetli” veya "peygamber sünnetli" denir

Hipospadias neden olur?

Bu durum, doğuştan görülen vr daha anne kaarnında iken oluşaan bir durumdur. Baen genetik özellik gösterebilir yani babada hipospadias varsa doğacak erkek çocuğunda da bu sorunun görülme ihtimali vardır. Ayrıca özellikle böbrek üstü bezlerinin salgıladığı hormonlarla alakalı durumlarda da bu hastalık görülebilmektedir.

Hipospadias hangi sıklıkta görülür?

Ortalama 250 erkek çocuktan biri hipospadias ile doğar. Günümüzde kimyasallar ve GDO lu gıdalar nedeniyle bu oranın arttığı düşünülmektedir.

Hipospadias bulguları nelerdir?

Hipospadiasın, idrar deliğinin aşağıda olması ve sünnet derisinin gelişmemesi dışında ek bulguları şunlardır;

  • Penisin aşağıya doğru eğri olması,

  • İdrarın pipinin ucundan değil altından çıkması,

  • Zaman zaman idrar yapmada zorluk,

  • İdrar yaparken üzerine veya etrafa işeme,

  • Oturup idrar yapmak,

Sertleşme sırasında pipinin yapısında bozukluk görülmesi gibi belirtileri de var.

Hipospadias çocuğunuzun hayatını nasıl etkiler?


İdrar deliğinin penisin ucunda değil altında bir yerde olması sebebiyle bu çocuklar ileriye doğru ve ayakta işeyemezler. Bu nedenle üstlerine işerler ve okul döneminde alay konusu olabilirler. Bunun yanında penis eğriliği ve spermin ileri atılamaması sebebiyle kısırlık ve aile yaşantılarında problem yaşamaları ihtimali vardır. Çok ağır derecede hipospadiası olan çocuklarda cinsiyet bozuklukları görülebilir. 

Hipospadias tipleri nelerdir?

  • Hipospadias, idrar deliğinin bulunduğu yere göre sınıflandırılır. Bunlar;

  • Glandüler hipospadias: İdrar deliğinin penis ucunda değil ama pipi başında herhangi bir noktada olması.

  • Koronal hipospadias: İdrar deliğinin pipi başı ile gövdesini bağlayan noktada olması.

  • Penil Hipospadias: İdrar deliğinin pipi şaftı boyunca herhangi bir yerde olması.

  • Skrotal Hipospadias: İdrar deliğinin pipininde gerisinde torba üzerinde bulunması

Perineal Hipospadias: İdrar deliğinin torbanında gerisinde anüs ile torba arasında bulunduğu durumdur. İlk iki tipin tedavisi nispeten kolay olmakla birlikte idrar deliğinin daha geride olduğu hipospadias  türlerinin tedavisi daha zor olmaktadır

.

Hipospadias ameliyatı nasıl yapılır?

Peygamber sünneti ameliyatı, alanında uzman çocuk cerrahı veya çocuk ürologları tarafından yapılır. Ameliyatta amaç, idrar deliğini pip ucuna taşımaak ve  penisin şekil bozukluğunu düzeltmektir. 

İdrar deliğinin çok aşağıda olduğu ya da ilk müdahale sırasında kaçak, darlık gibi problemler yaşandığında ikinci bir ameliyat söz konusu olabilir. İlk iki tip dışındaki tiplerde çoğunlukla ilk ameliyatta sorun çözülür.Ancak diğer tiplerinde tedavi daha karmaşık olabilmekte ve birden çok ameliyat gerekebilmektedir.

Hipospadias ameliyatı kaç saat sürer?

Ameliyat için seçilen yöntem,cerrahın hızına ve hastalığın tipine göre 1-8 saat arasında değişebilir.

Hipospadias ameliyatı ne zaman yapılmalı?

Tüm hipospadias tiplerinde önerilen ameliyat zamanı 6-18. aylar arasındadır. Çünkü bu süreçte hem çocuğun biraz büyümesi hem de narkoza bağlı bebeklerde oluşaabilecek olası risklerin azaltılması amaçlanır.

On sekizinci aydan sonra ameliyatın tavsiye edilmemesinin nedeni çocuğun büyümesi ve olayların farkında olup psikolojisinin etkilenebilmesidir. Bu yüzden çocuğun bu anları hatırlayıp travma yaşamaması için ameliyatın geç yaşlara bırakılması önerilmez.

Hipospadias ameliyatı sonrası nelere dikkat edilmelidir?

Hipospadias ameliyatı olan çocuklar, genellikle ilk 3 gün içerisinde taburcu edilir. Bazen pipi deliği çok geride olan bebeklerde bu süre 1 hafta 10 güne kadar uzayabilir. Ameliyat esnasında pipi içinde yeni oluşturulan idrar kanalı içerisinde bir sonda konulur. Bu sondanın pipide 3-7 gün süreyle kalması gerekebilir ama bu, çocuğun taburcu olmasını engellemez. Taaburcu sonrası belirlenen günde kontrol yapılır. Bu kontrolde hem pansuman yapılır hem de tüp alınır.

Hasta, taburcu edilirken eğer sonda varsa genellikle ağızdan antibiyotik tedavisi verilir. Hipospadias ameliyatı sonrası bakım, genellikle sünnete benzer şekilde yapılır. Önemli olan temizliğe ve sonda takılı ise sondanın çekiştirilmemesine dikkat etmektir. Bu yüzden pipi ucuna takılan sonda alınana kadar bebeği mümkün olduğunca az hareket ettirmeye ve yerinden oynatmamaya dikkat edilmelidir.

Hipospadias ameliyatı yaptırmazsak ne olur

Hipospadias, ameliyat yapılmadan iyileşmesi mümkün olmayan bir durumdur. Ameliyat yapılmazsa;

  • İdrar yapmada zorluk, ayakta işeyememe-ki bu durum çocuklarda psikolojiyi ciddi bir şekilde etkileyebilir,

  • Cinsel yaşamla ilgili olası problemler,

  • Bazen özellikle ergen dönemde kimlik bunalımları görülebilir. Çünkü bazen pipi yapısı o kadar bozuktur ki görünümü dişi cinsel organını gibidir.

  • Hipospadiasta kısırlık sorunu söz konusu olabilir ancak erken teşhis ve müdahale ile bu problem genellikle ortadan kalkmaktadır.

Hipospadislı çocuklar sünnet edilmeli mi?

Hipospadias olduğu bilinen çocukların ameliyat yapılmadan sünnet edilmesi kesinlikle önerilmemektedir. Çünkü sünnet derisi bu çocuklarda idrar kanalı yapımında kullanılmaktadır. Sünnet derisi yetersiz veya sünnet olmuş çocuklarda idrar kanalı oluşturmak için iki seanslı ameliyatlar ile ağız içinden deri alarak kanal yapmak mümkün olmaktadır. Ama bu hem çocuk hemde ameliyatı yapan için zahmetli bir durumdur. Haliyle tedavi maliyeti de yüksek olacaktır.

Ameliyatın riski nedir?

Hipospadias ameliyatlarında her ameliyatta olduğu gibi anestezi riski vardır. Bunun  yanında %10-20 hastada ameliyat riskinin yanında bölgenin idrara maruz kalması ve dikiş tutmaması sebebiyle fistül dediğimiz idrar kaçağı oluşabilmektedir. Bu durumda bazı hastalara 3-6 ay sonra onarıcı ilave bir ameliyat gerekebilmektedir.

Daha detaylı bilgi ve randevu için bize 05073192834 nolu telden ulaşabilirsiniz.

Doç.Dr.Engin Yılmaz

Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi

 

Penis Eğriliği (Penil Kordi) Ameliyatı

PENİS EĞRİLİĞİ (KORDİ)

Pensi eğriliği çocuklarda çokta nadir olmayan bir durumdur. Yaklaşık %5 çocukta görülür. Hipospadias ile birlikte veya sadece eğrilik şekinde olabilir. Eğrilik yönü sağa sola aşağıya yukarıya doğru olabilir.Genellikle pipide sertleşme olduğunda belirginleşir.Doğumsal bir anomali olmakla birlikte çok nadiren sünnet sonrası sünnet derisinin düzensiz kesilmesi sonucuda ortaya çıkabilir. Sünnet sonrası oluşan eğrilikler genellikle cilt esnek olduğundan zamanla kendiliğinden düzelmektedir.Bunun dışında 30 derecenin üstünde olan eğrilikleri ameliyat etmek gerekir.Ameliyat genellikle günübirlik yapılabilmektedir. Aşagı doğru olan ve hipospadiyas ile birlikte olan eğriliklerin ise daha hafif formlarına bile ameliyat gerekebilmektedir. Ameliyat olmayan ileri derecede eğrilikleri bulunan bireylerin cinsel ilişkide sorun yaşayabilmesi nedeniyle muahakkak ameliyatı gerekir. Bunun dışında penis eğriliği bireylerde psikolojik özgüven kaybına da sebep olabileceğinden ameliyat önerilir. 

Boğulmuş (İnkarsere) kasık fıtığı ve Strangüle (Gangrene) Kasık Fıtığı

Kasık fıtığı çocuklarda boğulma (inkarserasyon) riski nedeniyle klinik olarak önemli bir durumdur ve tedavi edilmesi gerekir. Fıtık içine giren barsak, apendiks, yağ dokular, yumurtalar ve tüpler sıkışarak cerrahi olarak acil müdahale gerektiren bir tabloya sebep olabilir. Tedavisi doğru zamanda ve doğru müdahale ile sıkışan organ veya dokunun sıkıştığı yerden çıkarılıp karın içine döndürülmesi ile mümkündür. Dokular veya organlar geri dönüşümsüz zarar görmeden müdahale edilebilmişse bu durumu inkarsere fıtık olarak tanımlıyoruz. Eğer dokular geri dönüşümsüz zarar görmüş ve gangren oluşmuş ve sonuçta barsak delinmesi yumurtaların veya tüplerin kaybı sözkonusuysa stangüle fıtık olarak adlandırıyoruz. Tanımlardan da anlaşılacağı üzere inkarsere herni süreci uzadıkça strangülasyon yani gangren olma riski vardır. Bu nedenle inkarsere hernilere muhakkak müdahale edilmelidir. Ancak gecikmiş inkarsere hernilere müdahale ederken çok dikkatli olunması gerekir. Gangren bulguları varsa doğrudan ameliyat planlanmalıdır. Eğer inkarsere herni yeni oluşmuş ve gangren bulguları yoksa elle fıtığın  redüksiyonu (yerine koyma) yapılabilir. Ancak bu mümkün olmazsa zorlanmamalı ve genel anestezi veya sedasyon anestezi ile fıtık redüksiyonu denenmelidir. Bu da mümkün olmazsa acil fıtık ameliyatı yapılır. Özellikle bebeklik döneminde bu risk yüksek olduğundan fıtık varsa bir an önce ameliyatla tedavi planlanmalıdır.

Daha fazla bilgi ve randevu için bize 05073192834 nolu telden ulaşabilirsiniz.

Doç.Dr.Engin Yılmaz

Çocuk Cerrahisi ve Ürolojisi Uzmanı 

 

Kızlarda Labial Sineşi (İç Dudaklarda Yapışıklık)

LABİAL (FÜZYON) YAPIŞIKLIK

Kız çocuklarda iç dudakların birbirlerine yapışması sonucu oluşur. Bu yapışıklık bazen  idrar çıkış deliğini kapatabilecek kadar ciddi olabilir. Çoğunlukla bezlenen 1-2 yaşındaki çocuklarda görülür.

Nedeni hakkında görüş birliği yoktur. Bu dönemde vajinal bölgede kuruluk ya da bölgenin tahrişine bağlı oluştuğu sanılmaktadır. 

Genelde ileri derecede yapışıklığa bağlı idrar yapmada zorluk çekenler dışında çocukların şikayeti yoktur. Tesadüfen aileler çocuklara banyo yaptırılırken veya bezini değiştirilirken ya da çocuk doktorlarının rutin muayenelerinde farkedilir. Nadiren idrar yolu enfeksiyonu ile de bulgu verebilmektedir.

Tedavide ilk aşama ailenin kaygısını azaltmak ve yapışıklığın sebebini ortadan kaldırmaktır. Tedavi olarak hormon kremleri uygulayan vardır. Ancak muayenehane ortamında uyuşturucu kremlerle bölgeyi uyuşturup yapışıklığı gidermek  çoğunlukla mümkün olmaktadır. Bu durumda  östrojenli krem kullanmak sistemik etkileri olabilmesi nedeniyle daha sonra düşünülmelidir. 

 

VUR (Veziko-Üreteral Reflü) Enjeksiyon ve Laparoskopik Ameliyat

VEZİKO-ÜRETERAL REFLÜ (İDRAR KAÇAĞI)

Vezikoüreteral (VUR) reflü nedir?
 
Vezikoüreteral reflü (VUR), işeme esnasında idrarın mesaneden geriye böbreklere doğru kaçması demektir. 
Bu idrar kaçağı, idrar yollarında enfeksiyona sebep olarak böbreğe zarar vermekte ve sonuçta böbrek yetmezliğine sebep olabilmektedir. 
 
VUR kimlerde oluşur ve nasıl enfeksiyon yapar?
 
Reflü yaklaşık olarak sağlıklı çocukların % 1 'inde oluşur. Genellikle çocuk idrar yolları enfeksiyonuna yakalandıktan sonra tanı konur. Tanı konulduğunda çocuklar  2-3 yaş civarındadır,  ancak bebeklik döneminde veya daha yaşlı çocuklarda da görülebilir. Reflülü çocukların dörtte üçü kız çocuklarıdır. Bazı çocuklarda reflü ailesel olabilir. Kardeşlerde reflü olma olasılığı da yüksektir. İlave olarak, eğer anne reflü nedeni ile tedavi görmüş ise çocuklarının da yarısında reflü görülebilir. Şayet çocuklarınızdan herhangi birinde reflü varsa kardeşlerini de araştırmak gerekir.
Reflüde idrar yolu enfeksiyonu genelde bakterilere bağlı oluşur ve böbrek, mesane veya her ikisini birden etkileyebilir. Böbreği etkilerse buna piyelonefrit denir. Tipik işaretleri ateş, karın veya böğür ağrısı, üşüme, bulantı veya kusmadır. Birincil olarak mesaneyi yani idrar torbasını tutar ise sistit olarak adlandırılır. Burada da tipik işaretleri ağrılı, sık veya acil idrar yapma veya yatağa işemedir. Yeni doğanlarda bebeklerde bu tipik işaretler olmaz. Bunlarda ateş, huzursuzluk, kusma, ishal, iştahsızlık ve kilo almada gecikme görülebilir. Üriner enfeksiyona neden olan bakteriler genelde çocuğun kendi kakasında mevcuttur. Çok ciddi temizliğe rağmen bakteriler genital bölgeye yerleşerek sonuçta mesane ve üretraya girerler. Şayet çocukta reflü var ise bakteriler böbreklere ulaşarak böbrek enfeksiyonuna neden olabilirler.
 
VUR tanısı nasıl konur?
 
İşeme sistoüretrografisi (VCUG) adını verdiğimiz bir test ile tanı konur. İdrarın dışarı geldiği yol olarak tarif edebileceğimiz üretraya kateter denillen ince ve yumuşak bir tüp yerleştirilir. X ışını alınca görünür hale geçen ilaçlı bir sıvı mesane dolana kadar doldurulur. Daha sonra çocuktan işemesi istenir. Bu arada filmler çekilerek geriye doğru kaçış olup olmadığına bakılır. Bu test genelde 15-20 dakika arasında sürmektedir. Bazen kateter kullanılmasına bağlı çocukların bazılarında bu test esnasında enfeksiyon oluşabileceğinden testten önce ve sonra antibiyotik verilmesi tavsiye edilir. Kateter yerleştirilmesine bağlı çocuklarda oluşabilecek sıkıntıyı azaltmak için doktorunuzla konuşmakta fayda vardır. Genelde hafif bir sakinleştirici ilaç testten önce çocuğa verilebilir. Genel anestezi ile yapılması tavsiye edilmemektedir, çünkü işeme esnasında reflü olup olmadığının gözlenmesi önemlidir.
 
VUR da başka hangi testler yapılabilir?
 
Reflü ve üriner enfeksiyonun böbrekler zarar verip vermediğini anlamak için ultrasonografi, böbrek sintigrafisi veya renkli film (İVP) gerekebilir. Ultrasonografi dışındaki diğer testlerde düşük miktarda radyasyon alınmaktadır, ancak diğer testlerle karşılaştırınca bu oran oldukça düşüktür. Bu testler yapılırken çocukta huzursuzluk oluşturabilir. Bu durumda doktorunuz ile konuşarak yardım isteyebilirsiniz. İdrar yolu enfeksiyonunun tespitine yönelik testler ise idrar tahlili ve idrar kültürüdür. Bu testleri yaparken oluşabilecek tek risk idrar almadan önce cildi temizlemede kullanılan maddelere karşı oluşabilecek reaksiyondur. Gündüz idrar kontrolü yapamayan çocuklarda başka testler de yapılabilir. Mesela mesanenin büyüklüğü ve fonksiyonlarının normal olup olmadığını anlamak için işeme testi denilen ve çocuğun özel bir tuvalete işetildiği ve akımın hızı ve şeklinin tespit edildiği test yanında, işedikten sonra mesane içinde kalan idrar miktarının tespit edildiği rezidüel idrar miktarı testi ve son olarak da ürodinami dediğimiz mesaneye küçük bir kateter yerleştirilerek yapılan ve mesanenin steril serum ile doldurulduğu ve mesane büyüklüğü ile basıncının ölçüldüğü testleri sayabiliriz.
 
VUR nasıl ölçülür?
 
Reflü ölçülüp derecelendirilebilir. Doktor filmlere bakarak reflünün derecesini belirleyebilir. Reflü; idrarın geriye üreter ve böbreklere ne kadar kaçtığı ve buralarda ne gibi değişikliklere neden olduğunun tespiti ile derecelendirilir. 
En ciddisi V. derecedir.
 
Şekil 1: Reflünün derecelendirilmesi (soldan sağa doğru derecesi artmaktadır, solda I ve en sağda V. dereceden reflü)

Reflünün riskleri nelerdir?
 
Böbrek hasarı: Reflü ve üriner enfeksiyonlu çocuklarda böbrek hasarı (böbrek skarı) oluşabilir. Yüksek dereceli reflülerde böbrek hasarı riski yüksektir. Genel olarak enfeksiyonsuz reflü hasara neden olmaz. Böbrek hasarı neticesinde tansiyon yüksekliği oluşabilir. İlave olarak her iki böbrek de hasarlanırsa böbrek işlevleri etkilenebilir. Şayet her iki böbrek ciddi olarak etkilenirse böbrek yetmezliği ortaya çıkabilir.
Üriner enfeksiyon: Böbrek enfeksiyonu (piyelonefrit) reflülü çocuklarda reflüsüzlere oranla daha sık olarak izlenir. Bazı çocukların enfeksiyonunun tedavisi için hastaneye yatış gerekebilir. Ciddi enfeksiyonlarda böbrek hasarı riski yüksektir.
 
Reflü nasıl tedavi edilir?
 
Reflüsü olan çocuklarda tedavide amaç böbreğin enfekte olması, hasarlanması ve yukarıda anlattığımız komplikasyonların önlenmesidir. Üç tane tedavi seçeneği vardır: medikal tedavi, cerrahi tedavi ve gözlem.
 
1. Medikal tedavi: Temelinde reflünün zamanla ortadan kalkması yatmaktadır. Bu süre ortalama 5-6 yıldır. Medikal tedavinin amacı çocuğu böbrek hasarı ve üriner enfeksiyondan korumaktır. Çoğu çocukta mesane ve üreter arsındaki bağlantının olgunlaşması ve normalleşmesine bağlı reflü zamanla ortadan kalkmaktadır. Reflünün derecesi ne kadar küçükse kaybolması da o kadar kolay olmaktadır. Tek taraflı reflülerin düzelmesi çift taraflı olanlara oranla daha kolay olmaktadır. Medikal tedavi enfeksiyonlardan korunmak için antibiyotik profilaksisi (enfeksiyonlardan korunmak için antibiyotik kullanımı), mesane eğitimi ve diğer tedavileri içerir. Çocuk periyodik olarak muayene edilmeli ve idrar tetkiki yapılmalıdır. Belli aralarla radyolojik tetkikler de yapılmalıdır.
 
Antibiyotik profilaksisi: Üriner enfeksiyonlar her gece yatmadan önce (bu şekilde mesanede daha uzun süre kalabilir) düşük doz antibiyotik verilerek önlenebilir. Bu amaçla tam dozun dörtte biri veya üçte biri verilebilir. Bu şekilde antibiyotikler uzun süreli kullanılabilir. Antibiyotik profilaksisi reflüyü düzeltmez ama üriner enfeksiyon oluşumunu engeller. Üriner enfeksiyonla birlikte olmayan reflü ise böbreğin hasarlanmasına neden olmaz. Antibiyotik proflaksisi reflü ortadan kalkana veya reflü riski azalana kadar devam ettirilir.
 
Mesane eğitimi: Burada çocuğun işeme aralıkları düzenlenir. Ayrıca ebeveyn ile çocuğa mesane işlevlerini geliştirme teknikleri öğretilir. Amaç normal işeme şekli öğretilerek üriner enfeksiyonların gelişimini engellemektir. Mesane eğitimi antibiyotik profilaksisi ile birlikte uygulanır. Doktor ebeveyn ve çocuğa genital organlar ve anal bölgenin genel temizliğinin nasıl olacağını da gösterebilir. Ayrıca kabızlıktan nasıl korunacağının da öğretilmesi önemlidir.
 
Diğer tedaviler: Bunlar arasında antikolinerjikler bulunur. Mesane işlevlerini düzeltmede bu ilaçlar oldukça etkilidirler ve uzun yıllar güvenle kullanılabilirler.
 
2. Cerrahi tedavi: Amaç cerrahi tedavi ile reflüyü tedavi ederek potansiyel risklerden çocuğu korumaktır. Genel anestezi altında alt karın kesisi ile uygulanır. Bu sayede mesane ve üreterler arasındaki kapak mekanizması düzeltilerek reflünün oluşması önlenir. Bunun için suni materyal gerekmemektedir. Çok çeşitli ve etkili operasyon teknikleri mevcuttur. Operasyondan sonra birkaç gün süre ile mesaneye bir kateter yerleştirilir. Hasta yaklaşık olarak hastanede 2-5 gün arasında tutulur. Operasyonun başarılı olup olmadığını anlamak için takip filmleri alınır. Şayet reflü başarılı bir şekilde düzeltilmiş ise nüks etmesi çok zordur. Antibitotik profilaksisi kesilir. Son yıllarda cerrahiyi en az invazif yöntemlerle yapmaya yönelik çalışmalar vardır. Laparoskopik yöntemle veya robot yardımlı laparoskopik yöntemle bu ameliyatları yapmak mümkündür. Diğer bir cerrahi düzeltme yöntemi ise endoskopik cerrahidir. Genel anestezi altında cerrah üretral açıklıktan sistoskop denilen cihaz ile girerek, üreterin mesaneye girdiği yere madde enjekte ederek reflü tamiri yapar.  Bu yöntem standart cerrahi teknikler kadar başarılı değildir.
 
3. Gözlem: Burada antibiyotik tedavisi sadece üriner enfeksiyon oluşunca verilir. Buradaki mantık üriner enfeksiyonun hızlı bir tanı ve tedavisi ile reflüye bağlı böbrek hasarının önlenmesi enfeksiyonunun tedavisidir. Ancak üriner enfeksiyonun hızlıca gelişip gelişip çocuğu da etkileyebileceği unutulmamalıdır. Test için idrar örneği alma ve buna göre tedaviye başlama zaman kaybına neden olup enfeksiyona bağlı böbrek hasarına neden olabilir. Reflülü çocuklarda ilave bakımlar: Bu çocukların periyodik takipleri yapılarak üriner enfeksiyon yönünden gözlenmelidir. Hasta çocuklarda idrar tahlili ve idrar kültürü yapılarak hastalığın üriner enfeksiyona bağlı olup olmadığı gösterilmelidir. Doktor aynı zamanda çocuğunuzun kan basıncını da kontrol etmek isteyecektir. Bu durum özellikle böbrek hasarında önemlidir. Mesane filmleri alınarak reflünün düzelmesi, aynı şekilde devam etmesi veya kötüleşmesi yönünden takip edilir. Yukarıda anlatılan diğer testler de takip için kullanılır.
 
Tedavinin fayda ve riskleri nelerdir?
 
A.Faydalar: Medikal tedavi ile reflünün ortadan kalkması reflünün derecesi ve çocuğun yaşına bağlıdır. Yüksek dereceli reflünün düzelmesi daha zordur. Büyük çocukların reflülerinin düzelmesi küçük çocuklara oranla daha zordur. Antibiyotik profilaksisi üriner enfeksiyonu ve buna bağlı böbrek hasarını önler. Anormal çocuklarda reflünün ortadan kalkma şansı, şayet bunlara antibiyotik tedavisi ile birlikte mesane eğitimi ve diğer tedaviler uygulanır ise daha fazladır. Standart cerrahi genelde tüm vakaları düzeltir. Başarı şansı en fazla derce I ve II olanlarda iken, derece III ve IV olanlarda daha az ve en düşük olarak da derece V de izlenir. Yaklaşık olarak başarı şansı % 85’ tir. Başarılı cerrahiyi takiben antibiyotik tedavisi kesilir. Endoskopik tedavinin başarı şansı orta derecede reflülerde en fazla iken, ciddi reflülerde en azdır. Şayet bu yöntem başarısız kalırsa tekrar edilme gibi bir avantajı vardır. Ancak bu yöntemle ile ilgili uzun dönem fayda ve güvenilirliği konusunda testler devam etmektedir.
 
B.Riskler: Reflü nedeni ile tedavi edilen çocukların yaklaşık üçte birinde tedavi yöntemine bağlı olmaksızın tedaviden sonra üriner enfeksiyonlar oluşabilmektedir. Bununla birlikte başarılı cerrahi reflüyü önlediğinden, mesaneye kadar ulaşabilen bakterilerin böbreğe ulaşabilmesi oldukça zordur. Medikal tedavi alan çocuklarda böbrek enfeksiyonu oluşumu, başarılı cerrahi tedavi gören çocuklara göre 2,5 kat daha fazladır. 
Böbrek enfeksiyonuna bağlı yeni veya ilave böbrek hasarını koruma reflü tedavisinde asıl amaçtır. Böbrek hasarı radyolojik testler ile tespit edilebilir. Kısa süreli çalışmalar göstermiştir ki medikal tedavi alan veya cerrahi olarak tedavi olarak tedavi edilen çocuklarda yeni böbrek hasarı riski hemen hemen aynıdır ve % 15-20 arasındadır. Böbrek hasarı çocukta yüksek tansiyon riskini arttırmaktadır. Bu şekilde ciddi hasarlı böbreklerde yetmezlik oluşabilir. Bunlara ya böbrek nakli ya da diyaliz gerekir. Böbrek hasarı oluşan gebelerde ise erken doğum, tansiyon yüksekliği, küçük bebek ve böbrek işlevlerinin daha da kötüleşmesi riski vardır. 
Antibiyotik tedavisine bağlı küçük yan etkiler döküntü, bulantı, kusma, karın ağrısı ve ağızda kötü tat duyusudur. Ciltte döküntü en sık rastlanan yan etkidir. Diğer küçük yan etkilerin oluşma şansı % 10’ dan daha düşüktür. Çocuklarda profilaktik olarak verilen antibiyotik dozu her akşam yatmadan önce alınmalıdır. Ebeveynler doktora çocuklarının ne kadar süre ile antibiyotik almaya ihtiyaç duyabileceği ve antibiyotik alımı esnasında bir problem çıkarsa ne şekilde davranacağını sormalıdır. Diğer ilaçlara karşı mesela antikolinerjiklere karşı reaksiyonlar da çocuklarda oluşabilir. Bunlar yüzde kızarıklık, ağız kuruluğu, terlemede azalma, kalp atışlarında artma, görmede bulanıklık, sersemlik hali ve kabızlıktır. Ebeveynler bu şekilde oluşan yan etkileri doktoru ile konuşmalıdır.
 

 
Cerrahi komplikasyonlar: Reflü cerrahisine bağlı en sık komplikasyon reflünün devam etmesi, üreteral tıkanıklık ve karşı tarafa reflüdür. Komplikasyonların oluşma şansı çocukların durumlarına bağlıdır. Standart reflü cerrahisinden sonra reflünün devam şansı % 2-4’ tür. Derece V reflüde ise bu risk biraz daha yüksektir. Şayet reflü devam ediyor ve zamanla kaybolmuyor ise düzeltme gerekebilir. Üreterlerin tıkanması şansı yaklaşık % 2’ dir. Bunların çoğu düzeltilmeye ihtiyaç duyar. % 5 vakada bir taraf üreter cerrahisinden sonra karşı taraf üreterinde de reflü ortaya çıkabilir. Bu durum reflü için yapılan cerrahi veya reflünün derecesinden bağımsızdır. Bu reflülerde zaman içinde ortadan kaybolabilir. Çocukların tamamına yakınında operasyondan sonra ağrı oluşur. Ebeveyn doktora böyle bir durum ortaya çıkarsa neler yapılacağını sormalıdır. Son zamanlarda çocukların ağrılarını kaldırmaya yönelik gelişmeler çocuklarda başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Bazı çocuklarda ameliyattan sonra üriner enfeksiyonlar oluşabilir. Ancak bunlar antibiyotikler ile kolayca tedavi edilirler. Kimi çocukta idrar yaparken ağrı ve mesanenin iyileşmesi süresince idrar kontrolu problemi ortaya çıkar. Bu problemler bir iki hafta içinde kendiliğinden geçer. İdrarda kan gelmesi ise bir hafta kadar sürebilir. Çok nadiren kan vermek gerekebilir. İdrar yaparken zorluk vakaların % 2 -3’ ünde belirtilmiştir. Bu problemde kısa bir süre sonra ortadan kalkar. Bununla birlikte bu süre zarfında kullanılan kateterler çocukta bazen ağrıya neden olabilir.
 
Hastanede kalış: Eğer çocukta ciddi bir üriner enfeksiyon gelişir ise 2-4 gün süreyle hastaneye yatırılarak damardan ilaç ve sıvı tedavisi yapılır. Reflü cerrahisinden sonra hastanede kalış süresi ortalama 2-5 gündür ve kullanılan cerrahi tekniğe göre değişir. Son yıllarda artık hastanede kalış süresi ve operasyonun süresi iyice kısalmıştır.
 
Tedavi yöntemini seçerken nelere dikkat etmelidir?
 
Çocuğunuz için en iyi tedavi seçeneğine karar verirken bazı faktörler göz önüne alınmalıdır. Bunlar reflünün ağırlığı, reflünün tek veya iki taraflı olması, çocuğun yaşı, cinsiyeti, böbrek hasarının olup olmaması, altına kaçırma gibi işeme problemlerinin varlığı ve ailenin görüşüdür. Genel olarak reflü derecesi ne kadar düşük ise başarı şansı o oranda yüksektir. Düşük dereceli reflülü çocuklarda (derece I ve II ) reflünün kendiliğinden düzelme, antibiyotik veya cerrahiden fayda görme şansı yüksektir. Ancak daha ağır reflü durumlarında antibiyotik kullanarak üriner enfeksiyondan korunma yapılsa bile bu şans daha düşüktür. Standart cerrahi vakaların % 96’ sında etkilidir. Genel olarak bilimsel veriler derece I-III reflülü çocukların büyük kısmında günlük düzenli antibiyotik kullanımının zamanla reflüde kendiliğinden düzelme sağladığını ortaya koymaktadır. Derece I-IV reflülü çocuklarda ilk tercih olarak antibiyotik tedavisi seçilmektedir. Çünkü bunda kısa vadede daha az risk vardır. Ciddi reflüsü olan çocuklarda cerrahi tedaviye karar verilir. Profilaktik antibiyotik kullanmaya rağmen oluşan enfeksiyonlarda böbrek hasarı riski yüksektir ve bunları önlemek zor olabileceğinden bunlarda cerrahi tavsiye edilir. Derece V reflülü çocuklarda cerrahi tedavi tavsiye edilmektedir. Çünkü bunların kendiliğinden düzelme şansları yoktur. Cerrahi tedavi kızlarda erkeklerden daha fazla tavsiye edilmektedir. Çünkü kızlarda üriner enfeksiyon oluşma riski daha yüksektir. Bunlardan başka çocuğun cerrahiye uygun aday olup olmadığı, sağlık problemleri, antibiyotikleri tolere edip edemeyeceği, maddi ve diğer sosyal faktörler de göz önünde tutulmalıdır. Medikal veya cerrahi tedaviye karar verirken ailenin görüşü de önemlidir. Aileler tedavinin maliyeti, yaşayabileceği sıkıntılar, doktorlarını ne sıklıkla ziyaret edeceği ve hangi testler ile takip edileceği konusunda aydınlatılmalıdır. Ailenin görüşleri tedavi şeklini seçerken mutlaka alınmalıdır.